Özür dilemek, aslında özür dilemeye neden olan söylem, hareket ve uygulamaların adil veya doğru olmadığını, kişinin hata yaptığının farkına varması demektir. Özür dileyebilmek, öncelikle kişinin sıradan bir insan olduğunun farkına varmasını hissettirir. Aynı zamanda her insanın hata edebileceğinin anlayışında olmak, bizim de hatalı olabileceğimizi kabul ettiğimizi ifade eder. Bu kişiye, kendisini kimseden üstün görmemesi gerektiği anlayışını kazandırır. Ayrıca artık böyle hatalar yapmamak konusunda kendisinde bir arzu ve irade içerisine girer. Çünkü özür dilemek; yaptığından pişman olup bir daha aynı hatayı tekrarlamak istemediğin bir işaretidir. Özür dilemek, kişiyi dürüst olmaya meylettiği gibi başka insanlara da değer vermenin, saygılı olmanın gerekliliğini anlatır. Kendisinden özür dilenen kişi, saygıya değer biri olarak kabul görür. Saygı gören kişi de karşısındakine aynı şekilde saygılı olmaya dikkat eder. Hayatın içindeki sosyal düzenin ve yaşamın temeli de karşılıklı saygıdır. Özür dileyebilmek, başkalarının kendisine bakış açısını olması gereken noktaya çektiği gibi, diğer insanlara saygılı olma anlayışını kazandırarak sosyal düzenin sağlıklı işlemesine zemin hazırlar. Zira özür dileyebilmek dürüstlüğün, samimiyetin ifadesidir. Bu yönüyle özür dilemek bir fazilet ve erdemdir. Değerlerin kaybolup bencilliğin ve nihilizmin kuşattığı toplumunun içinde yaptığından pişman olup özür dilemek başlı başına bir duruş ve kocaman bir erdemdir.
İyi ve erdemli insan hiç hata etmeyen değil, işlediği hatadan dolayı özür dileyen ya da o hatayı affettirme yollarını arayan, hatasından dönen kimsedir. Özür dilemenin aslında sadece bir sorumluluk üstenmek değil insanın kendine güveninin de bir göstergesi olarak görmeli, vicdani bir muhasebe ve bir anlamda kişinin kendi kendini yargılaması olduğu da unutulmamalıdır. Başkasının ayağına basan, elbisesini kirleten rahatlıkla özür dileyebilirken, bir insanın hakkını elinden alan, hayatını zehir eden, geleceğini karartan kişinin pişmanlık, telafi, onarımdan oluşan kapsamlı bir özür dileme maalesef ki aklına gelmemektedir.
Özür dilemenin önündeki en büyük engel kalbi bir hastalık olan kibirdir. Kadın erkek ilişkilerinde, kadınların daha kolay özür dileyebildikleri, bundan dolayı kendilerini küçültme gibi bir anlayışa kapılmadıkları görülebilmektedir. Bir yönetici, bir patron, bir lider, bir başkan emri altındakilerden özür dilediğinde otoritesinin ve saygınlığının azalacağını düşünerek bunu geciktirebilmekte veya yerine getirmemektedir. Ailede erkek, okulda öğretmen, kurumda yönetici, işyerinde patron vb. lider ve otorite sahibi kişiler hataları unutmak ya da reddetmek, hatanın sorgulanmasını önlemek için yaptıklarını, söylediklerini doğru gösterme yoluna giderek özür dilemekten imtina ederler. Bu da bize özür dileme anlayışının aileden başlayarak toplumsal bir kültür olarak içselleştirilmesinin önemini anlatır.
Bireysel hatalar için günlük yaşamda özür dilendiği gibi kamusal hatalar ve kitleleri etkileyen kimi talihsiz olaylar için de özür dilenmelidir. Özür dileme, toplumlar arası ilişkilerde diyalog kültürünün yerleşmesi için uygun bir zeminin oluşması ve bazı ortak değer ve kazanımların paylaşılması açısından ciddi bir potansiyele sahiptir. Özür dilemek toplumlar arasında hoşgörü, işbirliği ve barış içinde bir arada yaşama kültürünün gelişmesine önemli bir düzeyde katkı yapabilir.
Özürde; özür dileme ifadesi, sorumluluğu üstlenme, onarım teklifinde bulunma ve tekrarlanmayacağına dair vaatte bulunma gibi özür dileme stratejileri bulunmalıdır.
Dini geleneklerdeki tövbe özürle benzerliklere sahiptir. Özür dilenmesi karşısında mağdur olan kişi affettiği suçluya karşı olumsuz duygularını azaltmakta ve bozulan ilişkiyi yeniden onarmaktadır. Özür dileme, mağdur için itibar koruyucu bir eylem olurken hatalı kişi için de hatasından pişman olduğu manasına gelir.
Affetmek ve hata yapan kişinin itibarını korumak da önemlidir. Bunun için özür dilenecek zamanı, ortamı, muhatabın ruh hali, iyi hesap edilmelidir. Bunlara yeterince özen gösterilmediğinde özür, amacına ulaşmayabilir ve bozulan ilişkiyi düzeltme imkânı tamamen kaybolabilir.
Kişinin başkalarına, topluma ve çevresine karşı hata yaparak suçlu duruma düşmüş olabileceğini kabullenmesi ve bu durumda mağdurdan özür dilenmesi gerekliliği, çocuk yaşlarda ailede öğretilmelidir. Çocuk, ailesinde ve çevresindeki insanlardan bu davranışı model alarak öğrenirse hata yaptığında özür dilemeyi bilir, kendisine karşı yapılan hatalara ve özür dilenilen durumlara affedici olma ahlakını kazanmış olur.
Özetle; özür dilemek, yaptığı hatadan pişman olmak ve muhatabıyla ilişkisini onarmak için yapılan bir davranıştır. Özür dilemek büyük bir erdemdir. Özür dilemek bizi küçültmez, özür dilemek bizi haksız duruma düşürmez. Aksine özür dilemek bizi yüceltir.
Umarım bizlerde özür dilemeyi bir erdem olarak görüp incittiğimiz kişilere değer verdiğimizi gösterip özür dileyebiliyoruzdur...
Meryem KAYA