Bakışların fevkinde ki samanyolu, okyanusların derinliklerinde ki sır, herşeyi çepeçevreleyen zaman ve başrolde ki insan!
Ne gariptir ki zerreden külliye onun için yaratılmışken kainat hangi muammaya doğru kürek çektiğini bilmeden yaşıyor çoğu an.
Sırtında bir yaşamak yükü, aşağıların aşağısı olmakla, meleklerin imrendiği yerde olmak arasında ki iki taraflı bir er meydanı! Bazı zaman paçalarına yapışmış nefsani tahribat ve zayiatlarıyla yalpalıyor, bazı zaman ise yüreğini ötelerin ötesine çevirip dosdoğru ilerlemeye gayret ediyor.
Ötelerin ötesi…
Kaç ölçek akıl kaldırır bu teraziyi
Kaç ilmek tefekkürle yürür bu gemi
Adımların bir önemi var mıdır bunca yolu kat etmekte
Peki, yol biter mi yürümekle!
Öyle bir yol ki kimi zaman bir şehri fethetmek
Kimi zaman görkemli gezegenlere ulaşmaya çalışmak
Kimi zaman ise karanlıkları aydınlığa boyamak, belki daha az meşakkatlidir.
İstikameti korumaktan ve sınırları muhafaza etmekten.
Bu zorluk, yolun kendisine ait değil, insanın nefsiyle olan muharebesine aittir.
Çünkü olanı tavizsiz devam ettirmek her an yeniden verilmiş bir savaşa benzer.
Ve olası her taviz bir sonrakine gebedir. Domino taşları misali biri diğerini, diğeri öbürünü devire devire ortada ve ayakta hiç bir değer bırakmaz.
Ve artık o kimse için ne yol kalmıştır ne de yolculuk, ne dava kalmıştır ne de davanın neferi.
Artık verdiği savaş sırat-ı müstakimde sabit kalma çabası olmaktan uzaklaştırmış, nefsini hayırdan zillete doğru yakınlaştırmış ise;
Baktığı ve gördüğü enaniyet büyüteci gibi bir aynadan başka bir şey değildir.
Dolayısıyla insan, iyi bir iş yapmak niyeti güderek dahi olsa şer’i şeriften ve istikametten bir karış dahi ayrılmamalı. Zira Hak Teâlâ’nın rızasının olmadığı bir yolda yine onun rızasını kazanma iddiası nafiledir. Tıpkı bataklıkta yürümeye benzer, ilerlediğini sanır aslında her adımda bir miktar daha batmaktadır.
Hidayete ermek ve hidayet güneşinin kalpte parlaması nasıl ki istikamet üzere yaşamakla imkân buluyorsa Hakkın sınırlarına riayet etmeden gidilen yolun menzili, karanlığa gömülmek ve delalete düşmekle neticelenir.
Bu nedenledir ki her gün namazda, Fatiha suresinde Rabbimizden istikamet üzere, doğru yol üzere olmayı niyaz ederiz.
Allah Teâlâ bizleri mahşerde rızasına ve selamına muhatap olanlardan eylesin.
"Selam olsun takva sahiplerine- Allah'ın sınırlarını koruyanlara". (Hicr suresi 45-46)
Gizem Elem DAŞLI