Seyyid Kutub’un “Ruhun Sevinci” kitabı, idam edilmeden önce zindandan kız kardeşi Emine Kutub'a yazmış olduğu on beş mektuptan meydana geliyor. Bu eser bir insanın ruhsal derinliklerinde yankı bulan, hayata ve ilahi bir hakikate dair unutulmaz bir davet niteliği taşır, sadece bir kitap değil ruhun, kültürlerin ve zamansız bir hakikatin sesi olarak çıkar karşımıza. Kutub, sözcükleriyle okuyucunun kalbine dokunur ve ona sıcak bir davette bulunur: Kendini tanı ve Yaratan’ı hatırla.
Kitap, insanın dünyayı maddi bir gözle değil, ruhsal bir derinlikle algılaması gerektiği fikrini merkeze alır. Seyyid Kutub, mutluluğun ve huzurun, dünyalık arayışlarla elde edilemeyeceğini; aksine, gerçek sevinç ve mutluluğun insanın Yaratıcı’yla olan bağını kuvvetlendirmesiyle mümkün olduğunu vurgular.
Bu noktada Kutub’un kalemi, okuyucuyu konfor alanından çıkarır, kendine özeleştiride bulunmaya zorlar. Sorgulatır: “Gerçek mutluluğu nereye bağlıyorsun? Kalbin hangi şeylere tutkun?” Bu sorular, sadece bireyin kendi iç yolculuğunu değil, toplumsal değerlerin ve modern dünyanın eksiklerini de gün yüzüne çıkarır.
Modern dünya, insanın ruhunu dış faktörlerle tatmin etmeye çalışan bir kaos içinde. Seyyid Kutub, bu kaosu ve insanın ruhsal çıkmazını satırlarına işler. Onun gözüyle baktığınızda, insanların hayata dair çözüm arayışlarını, dünyaya daha derin bir anlam kazandırma çabası olarak görürsünüz. Ancak bu anlam arayışının, gerçek ve sonsuz bir kaynağın izini süremediği zaman nasıl boşa çıktığını da hissedersiniz.
Kutub’a göre, insanın bu kaostan kurtulmasının tek yolu, Yaratan’ın şairane düzenine tekrar yönelmesidir. Hayatın anlamı, sadece bireyin kendi benliğinde değil, Yaratan’ın vahyettiği özde bulunur. Modern çağın iş ve tüketim odaklı yapısında, ruhu tatmin eden bu öze yönelmek zor ama gereklidir. Kitabında da dile getirdiği gibi 'sadece kendimiz için yaşadığımız zaman kısa ve cılız görünür bize hayat; etrafımızı algılamamızla birlikte başlayan, sınırlı ömrümüzün tükenmesiyle son bulan kısacık bir süreç! Fakat başkası için yaşadığımız zaman.. yani bir fikir için yaşadığımız hayat, uzun ve anlamlı görünür.'
“Ruhun Sevinci”, insanın kendi gerçekliğine yakından bakmasını isteyen bir çağrı gibi hissedilir. Bu eserde Seyyid Kutub, sadece okuyucusuna seslenmez; onun ruhuna dokunur, kalbinin derinliklerinde yankılanır. Bu yüzden, kitap bir defa okunduğunda biter bir eser değildir. Her okunduğunda farklı bir düşünce, yeni bir hissiyat uyandırır. Okuyucuya düşen, Seyyid Kutub'un davetini kabul edip kendi ruhunun derinliklerinde bir sevinç arayışına çıkmaktır.
Alıntılar
Meryem ELBAHADIR
***************************