Edebiyat Penceresi
07.02.2024

Kitap Tahlili A-71 İskender Pala

Trompet çalmakla ilgilenen Joseph'in diğer ismiyle Yusuf'un Viyana'da müslüman kimliğinden dolayı maruz kaldığı ırkçılıktan bunalarak müziği ve yaşadığı yeri terk etmesini, Suriye'de insan hakları adı altında zeki çocukları keşfederek onları denek olarak kullanan bir vakfa katılmaya karar vermesini ve uçak kazası geçirmesinin ardından bildiği her şeyin tersyüz olmasını  konu alan kitabımız Ortadoğu'da özellikle Suriye, Irak gibi ülkelerde savaş mağdurlarının nasıl istismar edildiğini, Batılı ülkelerce nasıl kullanıldıklarını, kirli oyunlara alet edildiklerini anlatıyor.

Yazarımız, Sina çölünde Allah'ın (c.c) Yahudilere ikram ettiği manna ve selvaya özgün bir bakışla yaklaşır ve zamanlar arası yolculuğu, sûfilerin ilhamı ve bilimle ( epifiz bezi, dmt salgısı, solucan deliği ) harmanlayarak kitabında yer verir.Kitapta üç zaman diliminden -geçmiş, şimdi ve gelecek- bahsedilerek insanoğlunun değişmeyen fıtratına dikkat çeker.Hak ve batılın daimi kavgasını, ilimle irfanın boyutsal farkını gözler önüne serer .Hakikatler denizinde her ilmin katre olduğunu ve kararlılıkla ummana yol aldığını anlatır.

Geçmişten günümüze teknolojinin gelişmesi beşer kibrini göklere çıkarmış; ahlakı, hissiyatı ve diğerkamlığı geri plana atmıştır. BEN algısı lider ruhlu insanların ruhsuz bir dünya kurmasına ve tek gerçeğin zayıfları ezmek olduğuna inandırmasına neden olmuş, masum bir çok insanı bu ideolojiye kurban etmiştir. Şu an örneğini görebileceğiniz binlerce vaka bizlere kaybolmuş değerlerimizi, bencil heveslerimizi göstermekte, planlanan oyunda birer piyon olarak bizi harekete zorlamakta, "hayır" deme hakkını elimizden almaya çabalamaktadır.

Yapay zeka, ileri endüstri, uzay çağı gibi zihnimizi büyüleyen, bizde teknolojiyi tekelinde bulunduran ülkelere karşı acizlik hissi uyandıran bu tanımlar algılarımızı bozmakta ve devamlı mağlup rolüne bürümektedir. Yusuf gibi 17. Yüzyılda, 2071 yılında ya da 2024 de -hangi çağda yaşadığına bakmaksızın- kimliğimize sıkıca yapışmayı, kendimize yabancılaşmamayı mı yoksa değişen koşullarla şekil alan bukalemunlar olmayı mı tercih edeceğiz ?
Kalbi saf et kütlesi olarak görmenin yanılgısına mı kapılacağız yoksa sezgiler aleminde açık gerçeklerin peşinde mi olacağız? İbni Arabi, Yunus Emre, Mevlana, Gazali gibi sufilerden Cezeri,Farabi, Biruni’den Ebu Hanife, Buhari gibi alimlere kadar değişen ilim aleminin bayrağını devralmak mükellefiyeti üzerimizde iken yenilgimize bahaneler mi arayacağız? Kalbi iman ile çarpan bir genç bir anne bir baba bir çocuk, rüyasında İslam yurdunun yeniden fetihini görebiliyorsa ve eğer kuvvetleri inancın dirliğinden besleniyorsa günün ilk saatlerinde pencereden selamladığımız güneşin, üstünde müminlerin yürüdüğü toprağa doğacağından emin oluruz.


İlmin kulvarında koşucunun bacakları akıl,kasları kalptir. Aklın aydınlanması kalbin pastan arındırılmasıyla olur. Hülasa aklın aradığını kalbin bulması iradenin çevikliği ölçüsünde gerçekleşir. Bizler ülküsünü kaybetmişlerdeniz. Yeniden bulmak için ilmin sancağında toplanmalı, biat elini tutmalıyız.

Gelişen teknolojinin sarhoşluğuyla kıvranan dünya ve inancın köklerinden beslenen yeni bir nesil... Hevesi kırılan, umutları yitirilen, yenilgiyi defalarca yaşayan Ortadoğu'ya ümit aşılayabilecek gücün, kalbin hissetmesi ile gerçekleşeceğini vazeden bir ilim... Süpekülasyonlara, manipülasyonlara, üst akla, güç odaklarına, dijital patronlara kapıları kapatacak mücadele ruhunu inanç ile bütünleştiren yeni bir evren... Geçmişten geleceğe insanlığımızı sorgulatan bir macera...

İskender Pala'nın diğer romanlarına nazaran nadir rastladığımız bir üslup ve akıcı anlatımı ile bizi karşılayan kitap Yusuf'un nefes kesici macerası etrafında dönüyor . Bilim kurgu ,aksiyon, tarih, fizik ve zamanda yolculuk gibi konulara aşina her yaştan okurun severek okuyacağını düşündüğüm A-71, size ilham verecek, farklı alanlara yönelik ilginizi arttıracaktır.                                                                      

KİTAP TANITIMI
Kitabın Adı:   A-71
Yazar: İskender Pala
Türü: Yerli Roman
Yayınevi:   Kapı Yayınları
Önsöz:

“Peki kim kalbin akıldan daha önemsiz olduğunu söyleyebilir ki? Sana evrendeki düzenin tıpkı kan dolaşımı gibi kalbi esas aldığını, her şeyin kalple anlaşılabileceğini, evreni açıklamak için aklın yetersiz kalacağını ama kalp ile yapılan yönelişlerin kâinattaki düzene uyum sağladığını nasıl anlatmalıyım, bilemiyorum. Aklınla sihirbazlık düzenekleri kurabilirsin ama kalbinle sihir yapabilirsin. Akıl bir depremin rakamsal şiddetini ölçebilir ama kalp rakamın neden öyle takdir edildiğine vâkıf olur. Akıl sahnelenen oyunu izah eder, kalp oyunun yazarını anlamanın peşindedir. Akıl hadiseleri açıklar, kalp ise hadiselerin perde arkasındaki sebebi.  Akıl bilgidir, kalpse bilgelik.”

Yıl 2023, Sina Çölü’nde bir uçak düşer. Yolculardan bazıları son derece gizli ve esrarengiz ilişkiler ağının parçasıdır. Bölgeyi yeniden şekillendirmek isteyen kimi okültist ve evanjelik üst akıllar, dijital ağların patronları, güç odaklarına bağlı insan hakları dernekleri, medya aktörleri, terörist örgütler ve coğrafyanın savrulan insanları, gençler, bebekler…

Elinizdeki roman, değişmekte olan ve daha da değiştirilmek istenen dünyanın gelecek kodlarını, nano teknolojinin hakimiyeti ile kalbi arasında sıkışmış bir delikanlının kaderine kilitleyen nefes nefese bir hikâye; A-71’in hikâyesi. Viyana Kuşatması’ndan 2071’e uzanan bir macera.

 

                                                                                                                                          ŞUHEDA EKİN