Her şeyden önce Kuran’ı Kerim bir fizik, kimya veya astronomi kitabı değil ve böyle bir iddiasında yok. Şu var ki mukaddes kitabımızın sahibi Allah olduğu gibi tüm evrenin de sahibi O’dur.
Dolayısıyla evrendeki tüm ölçü, düzen ve yasalar ile inen vahiy aynı ilahi kaynaktan geldiği için kurandaki ifadelerin bilimin vardığı mutlak gerçeklerle uyuşması gerekmektedir.
Bu uyumun mutabık olması aynı zamanda ilahi kitabımız Kuran’ın sıradan bir kitap olmadığını, insana ait değil, Allah’a ait bir kitap olacağı ispatına götürdüğü gibi, evrenin gerçek sahibinin kim olduğu delilini de ortaya koyar. Peki, çelişki olursa ne olurdu? Tüm bu iddialar boşa düşerdi.
Peki, o zaman Kuran’daki ifadelerin ne kadar bilimsel gerçeklere uyduğuna deliller var mı?
Taha Suresi: 53 – Bitkilerin erkek ve dişi olarak yaratılması
Zariyat Suresi: 47 – Evrenin genişlemekte olduğu (Big Beng)
Hadid Suresi, 25 – Demirin gökten indiği
Neml Suresi, 88 – Dağların hareket ettiği
Araf Suresi: 57 – Bulutların aslında çok ağır olduğu
Rad Suresi, 41 – Kutupların çapının eksilerek azaldığı
Yasin: 40 – Güneş ve ayın kendi yörüngelerinde yüzdükleri
Hicr suresi, 22 – Rüzgârların bitkileri aşıladığı
Enbiya Suresi: 30 – Yer ve göğün başlangıçta bitişik olduğu
Kıyamet Suresi, 4 – Parmak izinin farklı olması
En’am Süresi, 125 – Yükseğe çıkıldıkça oksijenin azaldığı
Tespit edilen, ayetlerdeki bu örnekleri çoğaltabiliriz ve her geçen gün yeni bir mucizesi ortaya çıkmaya devam ediyor...
Çoğunlukla yaşadığımız asırda tespit edilmiş olan bu bilimsel gerçekler 14 asır öncesinde gönderilen Kuran-ı Kerimdeki ayetlerin satır aralarında dolaylı bir şekilde ifade edildiğini görmekteyiz. Kuran bilimle çelişmez, çünkü O Allah’ın kelamıdır ve mucize bir kitaptır.
<iframe width="100%" height="400" src="https://www.youtube.com/embed/n0mYcYYTAe0?si=ExgirFBt1x4uol_6" title="YouTube video player" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>