Aktüel Pencere
12.11.2024

İslam'ın Aydınlattığı Hayat; Necip Fazıl Kısakürek

1904 yılında İstanbul'da doğdu. İlköğretimini yaramazlığı ve babasının tayini sebebiyle 7 farklı okulda okumak zorunda kaldı. Son olarak Heybeliada Numune Mektebi'nden mezun oldu.
1916 yılında bugünkü adıyla Deniz Harp  Okulu'na girdi. Burada Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Akseki, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Nazım Hikmet Ran ile tanıştı. Bu dönemde; şiir ile ilgilenmeye başladı, ilk yayıncılık faaliyeti olan, eliyle nüsha şeklinde yazdığı "Nihal" isimli dergisini de çıkarmaya başladı. Ahmet Necip olan adını bu sıralarda Necip Fazıl olarak değiştirdi.
Dedesi ve babasının izinden ilerleyerek İstanbul Üniversitesi'nde hukuk okudu. Ardından edebiyat fakültesinde felsefe bölümüne girdi. Bu okulda Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Faruk Nafiz, Ahmet Kutsi gibi edebiyatçılarla tanıştı. Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı "Yeni Mecmua" dergisinde ilk şiirleri yayınlandı.
1924 yılında üniversite eğitimine devam ederken "Maruf Vekaleti"nin yaptığı sınavda üstün başarı gösterdiği için Paris'e eğitime gönderildi. Orada da Sorbonne Koleji'nde Felsefe bölümüne girdi. Ancak bohem yaşantısı alkol ve kumar bağımlılığı sebebiyle bir yıl içerisinde bursu kesildi ve yurda geri dönmek zorunda kaldı.
Yurda döndü ancak bohem yaşam tarzını da kendisiyle birlikte getirmiştir. Bu süreçte ilk şiir kitabı olan "Örümcek Ağı"nı bastırdı. 
3 yıl sonra halkın büyük ilgi ve hayranlığa sebep olacak "Kaldırımlar" isimli şiir kitabını da yayınladı.
.
Kaldırımlar, ızdırap çekenlerin annesi,
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldırımlar, içimde uzayan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek bir kucakta,
Ben bu kaldırımların istediği çocuğum.
Aman, sabah olmasın bu karanlık sokakta,
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.
.
.
Üçüncü şiir kitabı olan "Ben ve Ötesi" nin yayınlanmasının ardından ünü zirveye çıktı. Bugüne kadar dergilerinde yazdığı hikayeleri "Birkaç Hikaye Birkaç Tahlil" isimli kitapta topladı.
1934 senesinde Abdulhakim Arvasi ile tanışması hayatındaki en keskin dönüm noktası oldu. Bohem yaşantısından uzaklaştı. Bu tanışma Necip Fazıl'ın şiirinde tasavvufi etkiler görülmesine sebep oldu.
.
Aç kapıyı haber var,
Ötenin ötesinden.
Dudaklarda şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.
.
.
Eyüpsultan'daki sohbetler sayesinde ciddi bir fikir ve zihniyet değişimi yaşadı, hayatındaki yeni döneminin ilk eseri "Tohum" isimli tiyatro oyunu oldu. 
Yaşadığı dönüşüm dönemini anlattığı "Çile" adlı şiirini 1939 yılında yayınladı.
.
Bir bardak su gibi çalkandı dünyâ; 
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk. 
Al sana hakikât, al sana rûyâ!
 İşte akıllılık, işte sarhoşluk! 

Ensemin örsünde bir demir balyoz, 
Kapandım yatağa son çâre diye.
 Bir kanlı şafakta, bana çil horoz, 
Yepyeni bir dünyâ etti hediye.
.
.

1941 yılında Fatma Neslihan Balaban ile evlendi bu evlilikten 5 çocukları oldu.
1942 yılında, Erzurum'da askerdeyken, siyasi bir yazı kaleme almasıyla yargılanarak hüküm giydi, ilk defa hapis cezası aldı.
Görüşlerini "Büyük Doğu" isimli dergisinde kaleme alırken bu dergi dönemin tek İslamcı dergisiydi.
Dergi ilk önce 1943 yılında birkaç aylığına kapatıldı, bu sırada Necip Fazıl ise işinden kovuldu. Ancak bunlar yeterli olmadı ve 1944 yılının başında dergi Bakanlar Kurulu kararı ile "Allah'a itaat etmeyene itaat edilmez" sözünün tez parti rejimini hedef aldığı düşünülerek kapatıldı. Ardından Necip Fazıl ikinci defa askerliğe sevk edilip Isparta'ya sürüldü.
Bu sürecin ardından sık sık açılıp kapatılan dergi Necip Fazıl'ın başkanlığında dernek haline geldi. Gayesi ise bir siyasi parti kurmak ve ülkenin Allah'ın kuralları ile yönetilmesinin önünü açmaktı. Necip Fazıl; belki de kendi hayatından duyduğu pişmanlıkla faiz, zina, fuhuş, kumar, içki gibi her türlü haramın hukuken de yasak olduğu, suçluların kısas yöntemi ile cezalandırılacağı bir ülke düşlüyordu.
'Kaldırımlar Şairi', 26 Mayıs 1980 yılında Türk Edebiyat Vakfı tarafından "Şairler Sultanı", 1982 yılında ise "Yılın fikir ve Sanat Adamı" seçildi.
8 Temmuz 1981 tarihinde "Vatan Haini Değil Büyük Vatan Dostu Sultan Vahidüddin" adlı kitabında Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle açılan davada bilirkişi raporuyla hakaret etmediği ifade edilse de 'hakaret etmeye meyilli olmak' gerekçesi ile bir diğer hapis cezasına mahkum edildi.
 25 Mayıs 1083'te cezaevinde yüreğinde belki daha kaleme alamadığı pek çok şiir ile hayatını kaybetti.
.
Gökte zamansızlık hangi noktada?
Elindeyse yıldız yıldız hecele!
Hüküm yazılıyken kara tahtada
İnsan yine çare arar ecele!

Gençlik... Gelip geçti... bir günlük süstü;
Nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
Eser darmadağın, emek yüzüstü;
Toplayın eşyamı, işim acele!
.
.
 Bizler öyle bir vatanın mirasçısıyız ki şair de olsak ressam da olsak, hukuk da okusak felsefe de okusak bu topraklar için çırpınmak boynumuzun borcudur. Necip Fazıl yüreğinde ve hayatında bu ülkenin geleceği için bir direniş barındırdı. Ve kalemiyle de bu direnişin "tohumlarını" bizlere aktardı.
 Tohumların fidana dönüşmesi dileğiyle...Vesselam.

Hilal POLAT

***********************************