Dinde müziğin yeri nedir?
Müziğin dindeki yeri asırlar boyudur tartışagelen bir sorudur ve aynı zamanda bizlerin de ara ara aklını kurcalar bu sebeple ‘aklımda bir soru var’ serisi ile bunun gibi sorunlara detaylı bir araştırmayla çözüm bulmaya çalışacağız.
Kuranı kerimde müzik kelimesini karşılayan herhangi bir kelime bulunmamaktadır.
Ancak müziğin içeriğini, yapılışını kapsayan ve bu konuda bize temel ölçü olacak birçok ayet-i kerime bulunmaktadır. Bununla birlikte hadis kaynaklarında Rasulullah’tan rivayet edilen çeşitli yorum ve uygulamalar nakledilmektedir. İslam alimleri müziği önce Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflere göre, sonra da bunun icra biçimi ile faydaları ve zararları üzerinde durarak farklı yorumlar yapmışlardır.
Bu yorumlar 3 farklı şekilde ele alınır.
1) Genel olarak haram sayanlar,
2) Genel olarak helal sayanlar,
3) Her müzik çeşidini özel olarak değerlendirip yorumlarını bunların icra şekli ve içeriğine göre yapanlar.
1) Müziği genel olarak haram sayanlar
Bazı alimler içeriği ve türü ne olursa olsun müzik kavramına giren her türlü sesi haram saymışlardır. Bu görüşlerini destekleyen deliller şunlardır: ‘İnsanlardan öyleleri vardır ki, halkı fark ettirmeden ve hiçbir bilgiye dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve dini alaya almak için boş söz ve eğlendirici sözler (lehve’l hadis) satın alırlar. İşte onlar için hor ve hakir edici azap vardır.’ (Lokman 31/6). Alimler Lehve’l hadis’in yorumunda ‘şarkı ve çalgı aletleri’, ‘batıl olan her şey’ ve ‘darbuka’ olmak üzere 3 ayrı görüşü savunmuşlardır ancak en doğru görüşün batıl olan her şey olduğunu ifade
etmişlerdir. Aynı şekilde müziği haram kabul edenlerin ele aldıkları hadisi şerifler de bulunmaktadır.‘ibn Nâfi'den rivâyet edildiğine göre: "İbn Ömer bir gün zurna sesi işitti.
Parmaklarıyla kulaklarını tıkayarak yoldan çekildi ve "Ey Nâfi' bir şey işitiyor
musun?" dedi. Ben "Hayır" dedim. Bunun üzerine parmaklarını kulaklarından
kaldırdı ve "Ben Peygamber (s.a.v.) ile beraberdim. Bunun gibi bir şey işitti ve aynen böyle yaptı."dedi. Hanefi fakihlerinden İbn Abidin ile Hanbeli fakihlerinden İbn Kudame bu hadisleri çalgı ayetlerinin haram olduğuna delil olarak göstermiştir.
2) Müziği genel olarak mübah sayanlar
Bu görüşü savunan alimler çeşitli delillere dayanmaktadırlar:
"O Allah yeryüzündeki her şeyi sizin için yaratmıştır. (Bakara 2/29).
"Allah size haram kıldığı her şeyi açıklamıştır."(En’am (6/119).
İbn Hazm bu ayetlerde yeryüzünde var olan bütün varlıkların insanın faydasına yaratıldığı ve haklarında özel yasak bulunan şeyler arasında müzik diye bir maddenin bulunmadığını ifade etmiştir. "Bununla beraber, ameller niyetlere göredir. Kim müziği Allah'a isyan etmek için dinlerse o fasıktır. Bu kural müzikten başka şeyler için de geçerlidir, diye açıklamada bulunmuştur. Bu başlık altında ele alınan hadisler de bulunmaktadır. Aişe (r.a.)'den gelen rivâyet şöyledir: "O,
bir kadını Ensardan birisi ile evlendirdiği zaman Peygamber (s.a.v.) şöyle
buyurmuştu: "Ey Aişe! Düğününüzde eğlence yoktu. Halbuki Ensar eğlenceden hoşlanır. Başka bir hadiste Tirmizi rivâyeti ise şöyledir: "Nikahı ilan ediniz. Onu mescitlerde yapınız. Nikahta def çalınız. Verilen rivayetlere göre düğün, nikah, bayram vb. durumlarda müzik mübah kabul edilmiştir ancak normal zamanlarda şarkı dinlemenin hakkında rivayet olmadığı için alimler bu hususta yorumlarda bulunmuşlardır. Hanefî alimlerinden Haskefî, Molla Hüsrev, İbn Âbidîn şöyle demişlerdir: "Kişinin gayri meşru eğlence (levh) maksadı gütmeksizin, yalnızlığını giderme gayesiyle, kendi kendine şarkı söylemesinde bir sakınca yoktur." Yine İbn Âbidîn, düğün, gazi ve yolcu karşılama vb. durumlarda gayri meşru eğlence (lehv) şeklinde olmadığı takdirde, davul ve def çalmak için davulcu ya da defçi kiralamada bir
sakınca olmayacağını ifade etmektedir.
3) Müziğin Haram ya da Mübahlığını Şartlara Bağlayarak Yorumlayanlar
Müziği temelde haram ya da helal kabul ederek değerlendiren alimlerin yanında, türüne, işleyişine ve içeriğine bakarak değerlendiren alimler de vardır. Esasen yapılan yorumlar incelendiğinde bütün alimlerin müziğin haram ya da helalliğini belirli şartlar altında kabul ettikleri gözükecektir. Alimlerin bu husustaki yorumları ve üzerinde durdukları şartlar şöyledir:
• Müziğin, insanları Allah yolundan alıkoymaması.
• Din ve dince mukaddes kabul edilen şeyleri alay konusu etmemesi.
• Dini sorumluluk ve görevleri ihmal edecek seviyede olmaması.
• Dini değerlere aykırı konularda propoganda özelliği taşımaması.
• Söz veya işleyişinde yalan, iftira, zinaya teşvik gibi dince yasaklanan hususların yer almaması.
• İbadet gibi sayılmaması.
• Kur’ân okuma ve dinleme kültürünün önüne geçmemesi.
• İnsanları nefsi arzularına esir edecek bir içerikte olmaması.
• İnsanları dini ya da dünyevî faydalardan tamamen uzak bir şekilde faydasız şeylerle meşgul etmemesi.
• Maddi ya da manevi herhangi bir zarar unsuru taşımaması.
Ve son olarak şunu unutmayalım ki
‘kulak neye aşina olursa kalp ve gönül ona meyilli olur.’
Meryem ELBAHADIR
*************************************************************