Bilim Penceresi
14.07.2023

Dünyanın Manyetik Kutupları Değiştiğinde Güneş Batıdan mı Doğacak

Fizik Profesörü Dmitri Vasilyevich, dünyanın manyetik kutuplarının değişmesi sebebiyle dünyanın dönme yönünün bir gün değişerek güneşin doğudan değil artık güneşin batıdan doğma teorisi üzerinde çalışmalar yürütmekteydi. Bu teori üzerinde yaptığı alan taramasında, bu teori ile bire bir benzerlik gösteren bir ifade dikkatini çekmişti “Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz…” çok şaşırmıştı!! Daha ilginç olan ise bu ibare, geleceğe dair kıyamet alametlerini konu edinen İslami bir sitede yer alıyordu. Bundan sonra İslam’a ilgisi başlar ve bu serüven onun İslam ile tanışmasına ve Müslüman olmasına vesile olur.

Hidayet Ancak Allah’tandır, Dilediğini Dilediği Şekilde Hidayete Erdiren Yalnızca O’dur (cc.)


Bu yolculuğu, kendisiyle yapılan röportajda, kendisinden dinleyelim:
“Hz. Muhammed (s.a.v.)’in güneşin batıdan doğacağını bildiren hadis-i şerifi varmış. Ben böyle bir hadisin varlığından habersiz, güneşin doğudan değil de batıdan doğması durumu ile alakalı fiziksel bir araştırma yapmaya karar vermiştim. Meseleyi gündemimize aldık. Bu konu hakkında araştırma yaptık ve birkaç teori ortaya attık. O teorilerden biri “Güneşin Batıdan Doğma” Teorisi idi. Daha önce bu teori hakkında araştırma yapılıp yapılmadığını internette aramak istedim. Baktım, pek bir şey yoktu. Derken ne göreyim; İslam’la ilgili bir siteye rastladım. Ne alaka diye düşündüm. Sonra o sitede bu teori ile doğrudan ilgili diyebileceğimiz Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in o muhteşem hadisini buldum: Buhari Hazretleri’nin kitabında geçen hadis-i şerifin metni aynen şöyleydi. “Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğunca, insanlar onu görür ve hepsi de iman ederler. Fakat bu imanları fayda vermez.” O günden itibaren İslam hakkında daha yoğun araştırmalar yapmaya başladım ve Müslüman oldum çok şükür. Şimdi düşündüğümde, o dönem tesadüf (tevafuk) olarak adlandırdığım tüm bu gelişmeler, aslında İslam’la tanışabilmem için birer vesileymiş.

 

Bilimsel Araştırması

Bu araştırma hakkında bilgi vermeye kalkarsam çok uzun bir süre bunu anlatmak zorunda kalacağım. Bu bizim şahsi araştırmamızdı. Ortaya çıkmış teorilerin fizik açısından şaşırtıcı ve etkili olduklarını sanmıyorum. Ama benim için önemli olan, en değerli kazanımım bu araştırmanın Müslüman olmama vesile olmasıdır.

Dünyanın manyetik kutuplarının değişmesi sebebiyle güneşin batıdan doğma teorisi ortaya çıktı. Biz bu teori için yeterli (farklı) deliller bulamadık. 
Dünyanın manyetik kutuplarının değişmesini ise, arkeologların yaptıkları kazılar ortaya çıkarmıştır. Sondaj çalışmaları yapıldığı vakit yer altından farklı maddeler çıkıyor. Bu çalışmaları yapan işçiler için çıkan maddeler bir işe yaramıyor ve onları atıyorlar. Lâkin bilim adamları için bu maddeler çok faydalı. İşte bu, yerin farklı tabakalarından çıkan maddeler, dünyanın manyetik kutuplarının değişmekte olduğunu göstermekte olabilir diye düşündük. Bu değişim ise elbette belli olmayan bir sürede meydana geliyor. Belki de yeryüzünde olan afetlerin sebebi bunlar olabiliyor.”

 

Dünyanın Manyetik Eksenin Kayması ve Yakın Gelecekte Beklenen Manyetik Kutupların Yer Değişmesi Nasıl Olacak ve Bu Durum Ne Anlam Gelmektedir

Uzay Gemisi Dünya’nın tıpkı Yıldız Gemisi Atılgan gibi koruyucu kalkanı, gerçek bir güç alanı var ve buna Yer’in manyetik alanı diyoruz. Gezegenin erimiş demir-nikel dış çekirdeği ile katı demir-nikel iç çekirdeğinin birbirine sürtünmesi ve ısıyla etkileşmesiyle üretilen manyetik alan çizgileri kutuplardan uzaya yükseliyor.
Güney ve kuzey kutbundan dağınık saç telleri gibi çıkan manyetik alan çizgileri, yine kutuplarda birleşerek Yeryüzünü soğan kabuğu gibi saran çok katmanlı bir güç alanı oluşturuyor.


Yer’in manyetik alanı yüklü parçacıkları elektromanyetik kuvvetle etkiliyor. Elektronlar ve hidrojen çekirdekleri gibi enerjik parçacıkların yolunu büken güç çizgileri, bunları otobandaki bir araç gibi adeta kendi şeridinde gitmeye zorluyor. Böylece kozmik radyasyonun atmosfere çarparak zarar vermesini ve yeryüzüne ulaşarak insan DNA’sında kanserojen mutasyonlara yol açmasını önlüyor.

Bu da iyi bir şey; çünkü Güneş’ten ve uzayın derinliklerinden gelen yüksek hızlı parçacıklar Dünyamızı her saniye bombalıyor. Koruyucu manyetik alan bunların büyük kısmını saptırarak uzaklaştırıyor ve uzaya geri yansıtıyor; ancak Güneş Sistemi’ndeki diğer gezegenler o kadar şanslı değil:
Örneğin, Mars’ın soğuyarak katılaşmış olan küçük çekirdeği, son 4 milyar yıldır gezegenin atmosferini koruyacak manyetik alanı üretemiyor. Bu nedenle güneş rüzgârı Mars atmosferini radyasyonla parçalayarak çoktan uzaya savurmuş ve tüketmiş bulunuyor.


Dünya’nın manyetik alanı, dünya gezegeninin eksenini 120 yılda 12 metre kaydırdı. Eksen kaymasını NASA’nın Jet İtki Laboratuvarı (JPL) ortaya çıkardı. 
Yerkabuğundaki manyetik metalleri analiz eden yerbilimciler, manyetik alanın geçmişte defalarca ters döndüğünü ortaya çıkardılar. Nitekim Dünya’nın manyetik alanı son 84 milyon yılda 183 kez ters döndü. Bunun izlerini de yerkabuğundaki demir gibi ferromanyetik metaller katmanlarında bıraktı.
Dünya’nın manyetik alanı son olarak 700 bin yıl önce ters döndü. Ne de olsa ortalama ters dönme süresini 200 bin yıl geçmişiz ama böyle dersek de yanılmış oluruz; çünkü manyetik alanın ters dönmesi periyodik değil, rastgele gelişen bir olaydır.

Bu durumda kuzey kutbundaki manyetik düğüm gittikçe zayıflayacak ve tıpkı bir elektronun, spin yönünü değiştirmesi gibi dünyamız aniden ters dönecek.
Öyle ki bugünkü ters dönme olasılığı ile 500 bin yıl önce ters dönme ihtimali istatistiksel olarak aynıdır. Bunun sebebi manyetik alanın hızla değişiyor olmasıdır. Dünyanın manyetik alanı son zamanlarda hızla Rusya’ya doğru kayıyor ve bu da ters dönmek üzere olduğunu gösteriyor olabilir.

 

Peygamber şöyle buyurmuştu: 
“Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğduğunda ve insanlar onu gördüğünde hepsi birden iman ederler. İşte bu, daha önceden inanmamış veya imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanın bir fayda sağlamayacağı vakittir.” (Buhari, Rikak, 40)
Bu hadisi şerifin adeta şerh etme niteliği taşıyan bu araştırma yazımız ile geleceğe dair gaybi haber niteliği taşıyan bir nebevi bir mucize olduğunu görmekteyiz. Hatta bu hadisin işaret ettiği konunun alanında ihtisas yapmış bir Fizik Profesörünün İslam ile tanışıp hidayetine sebep olduğunu da müşahede etmekteyiz. 


Bu nedenle hadislerde mevzu edilen konuları ele alırken veya karşılaşırken biraz daha ihtiyatlı olmak, peşin hükümlerden uzak durmak gerektiğini bu örnek üzerinden hatırlatmak isteriz.

Yani manasına ve hikmetine vakıf olmadığımız sıhhat derecesinde problem arz etmeyen hadisleri; ne zorlama tevillerle mecaza havale ederek hapsedelim ne de toptan reddetme kolaylığına kaçarak nebevi ihbarları ve öğütleri itibarsızlaştırarak birilerini memnun etmek için İslam düşmanlarının  eline saldırı malzemesi verme gafletinde bulunalım.  
Eğer hadisleri yeterli derecede kavramada gayret gösterme yeterliliğine ve insafına sahip değilsek, bari işin en ucuz kısmı olan toptan ret ve inkâr basitliğini bırakalım. 


Bu mevzuya ya hiç girmeyelim ya da ilimde derinleşmiş (rasih) olan, işin ehline bırakalım veya bugün Profesör Dmitri, yarın belki bir başka yabancı mühtedi veya bilim insanının şahsi gayretine nasip olan şahitliği bekleyelim. Belki nefsimizin ettikleri yüzünden; “ (Resul), kişisel arzularına göre de konuşmamaktadır. " (Necm Suresi 3. Ayet)” ayetindeki hakikatler bize tebeyyün etmiyor da biz bunun farkında bile değiliz.

Sonuç olarak tahfif edilen veya inkâr edilen her sahih rivayet, birileri tarafından “putlaştırılan” bilimsel buluşlarla da olsa, bir gün mutlaka parlak hakikatini kabul etmek zorunda kalabiliriz. Bu defa daldan dala konan yorum ve tevillerimiz ile dar bir çevrede kalan itibarımız acaba ne hale gelecek artık siz düşünün!!
 

Fizik Profesörü Dmitri Vasilyeviç ve Müslüman Olmasına Sebep Olan Bilimsel Çalışması

 

Peygamberimizin Sözü Gerçekleşiyor ; Güneş Batıdan Doğacak